Benim kadar kankası olan var mıdır acaba?!
Vücuttaki kirli kanının temizlenip, mikropların öldürülmesi için, kemoterapi veriliyor. Bir kerede toplam 64 tane hap alınıyor. Bu sadece birisi! Bu ilaçlar, mikroplu kan ile birlikte, sağlıklı kanı da öldürüyor. Kan düzeyi azalıyor sürekli. Trombosit, yani beyaz kan gerekiyor en çok ta. Kan grubu 0 Rh + Bulmak biraz sıkıntılı. İlanlar veriyor, anonslar yaptırıyoruz. Gelenler, nasıl kan vereceklerini görüp, koridorun kenarlarına çarparak kaçıyorlar oradan! Herkesten de kan alamıyoruz. Son 3 gün içinde antibiyotik alınmamış olunacak mesela. Damarları sağlam olacak! (Bir vali yardımcısı geldi kan vermeye. Oturdu koltuğa, denildi ki “Sayın valim. Sizin damarlarınız, bizim alacağımız kanı karşılamaya yeterli değil!” adam kızgınlık ve mahcubiyet arası bir ifade ile kalkıp gitti oradan) Delikanlının biri geldi hastaneye. Kan verecekti. Önce tetkikleri yapıldı. Uygundu. Sonra, kan vereceği koltuk gösterildi. Sağ kolunuzdan alınan kan, makinaya gidiyor. Normal kanınızdan, beyaz kan ayırılarak, beyaz kan torbaya konulup, kırmızı kan geriye size dönüyor. Kanın rahat gelebilmesi için bacaklarınız havada duruyor. O şekilde 1 saatten biraz aha fazla hareketsiz kalıyorsunuz. Konforunuz iyi ama! Karşınızda tvniz açık. Kan verincede, meyve suları içmek gani gani…Sizden alınan kanı, ayrıca nükleer tıp ta, mikrop kalmaması için ışınlıyorlar. Sonrada, hastaya veriliyor kan. Hergün ortalama bir şişe. Bir şişe beyaz kan için de, hergün ortalama 5 kişiden kan alınıyor. Alınan kanlar yeterli olmayınca da, mesela Kırklareli veya Lüleburgaz da, devlet hastanelerindeki kayıtlı 0 grubu kana sahip kişilerin listesini alıyorsunuz. Onları arayıp, antibiyotik alıp, almadıklarını soruyor ve herhangi bir hastalıklarının olup olmadığını öğreniyorsunuz. Sonra, hepsinin uygun zamanını denk getirip, Edirne’ye, fakülteye götürüyorsunuz. Aynı anda 5 kişi birden olacak ki, eksik kalmasın. Dolmuşla gidemeyeceğinize göre de, araç kiralıyorsunuz. Zor iş…
Yasemin, “baba! Hergün bana en az 5 kişi kan veriyor. Ne çok kankam oldu! Vampir gibiyim sanki!” deyip, durumdan teselli çıkarmaya çalışıyordu o aralar…
GÜNEŞİ YAKALAMAK
serumlar arasında, umut
tatlılardan dilber dudağı
rotalar yarında, geçmişi unut
anılar; resim tualinde buz dağı
çıtı pıtı ellerinde oyuncak gelin
pencereler önünden manzara hayat
bırak, her günü muhteşem olsun, elin
hayat rüzgarları, kimine daha hoyrat
senin gözlerin de güneşe bakacak çocuk
çiçekli tarlalar arasından, tepelerden
umut; buruk bekleyişin ardında mavi boncuk
öyle bir gülümse ki bana
güneşi getir karanlık hastanelerden
DEVAMI YARIN…